BUILD YOUR OWN WORLD Like what you see? Become the Master of your own Universe!

Remove these ads. Join the Worldbuilders Guild

Yasalara Karşı Gelen

Loş ışığın aydınlattığı devasa kitaplıklar ve onların toz kaplı yüzeyleri, her zaman tarih kokan, el değmemiş nice köşesi ve el değmiş hayat dolu içeriği ile varlığını sürdüren Seidonkel Yüce Kütüphanesi…   Kimi zaman sessiz adımlar geçerdi kitaplıkların arasından, kimi zaman o ıssızlığın içerisindeki hayatı karıştıran parmaklar; bazen sadece titrek bir nefes alış veriş, bazen hırıltılı ciğerler.   Hiç viykleme yoktu haşerelerden kaynaklanan, hiç çatırtı yoktu sayfaları yenen kitapları ifade eden. Hani o uzaklaştırma büyülerinden kaynaklıydı elbetteki bu; ama tazelenmesi gereken nice enerji dilimi vardı kütüphane bölmelerinde dolaşan, zira ışık kaynakları göze yetersiz kalır, oksijen kaynakları ise kitaplara çok gelirdi.   Enerji dilimleriydi aradaki dengeyi hassasça kuran ve işleyen, onları şekillendirenler de nice Kütüphane Koruyucuları, hayatlarını kütüphaneye vermiş büyücüler, içlerindeki gücü kütüphanedeki eski, kahve tatlı büyü dolu enerjiler ile dokuyan.   Kütüphane Koruyucuları, belki de tüm Seidonkel Büyücüleri içerisinde en çok değer bilen, o kutsal dokuyu ve hafif duygusal yapıyı içerisinde en çok barındırdığı için kendisini bu yüce mekana veren. Ve… Ve Seidonkel Yüce Kütüphanesinin yasaları vardı onlara ev sahipliği yapan, onlar tarafından sorgulanmaksızın uyulan, uydurulan.   En temel yasa… Onlar için şartsız kabul edilen, kitapları Seidonkel dışına çıkartılmasını engelleyen, yasaklayan…   Evet, Seidonkel Yüce Kütüphanesi en temel yasası, kayıtsız şartsız uyulması gereken en temel şart; asla bir kitabın Seidonkel Adasından dışarıya çıkartılmaması…   Ah, yasalara karşı gelinmedi mi hiç? O efsanevi kütüphanenin efsanevi koruyucuları yok muydu hiç! Onlar gerçekten de kıymet biliyorlardı işte… Yasalardan, uydukları ve uydurdukları yegane şeylerden daha sadık oldukları tek şey buydu işte… Ruhlarında barındırdıkları en kudretli şey… Kıymet bilmek… Yasalardan bile üstün oluyordu çoğu zaman onların nazarında bu şekilde…   Kütüphanenin içerisinde o ışık parlaması olduğunda, yoğun karanlığı geldiği hızla tekrardan arkasında bıraktığında Seidonkel Yüce Kütüphanesi yine de sessizdi hiç olmadığı kadar; ama bir Kütüphane Koruyucusu elindeki kitabı bakarak “Saygı duyduğun ve geriye getirdiğin için teşekkür ederim,” diyordu karşısındaki figüre. Kitabın üzerinde “Seidonkel Adası Gizemleri, Cennet Kitaplığı 6. Cilt” yazıyordu ve hemen altında Seidonkel Adasının son zamanda hiç olmadığı kadar farklı bir resmi vardı. Bu eski, belki de kütüphanedeki tüm kitaplardan daha eski olan kitap işte böyle dışarıya gitmiş ve geriye gelmişti.   “Sanırım yasakları umursuzca çiğneyen bir tek ben değilim,” dedi kütüphaneci bakışlarını elinde tuttuğu kitaptan karşısındaki varlığa doğru kaldırarak.   Bir baş sallama ile gelen karşılık “Meleran üzerinde bulunmayacağıma dair verdiğim sözler bile beni bu kütüphaneye uğramaktan alıkoyamıyorlar yüce kütüphane koruyucusu.” Ses sanki karanlığı yaran bir ışık gibi doldurmuştu koruyucunun yüreğini, sanki bir şarkı gibi dolaşmıştı kütüphane bölmeleri içerisinde…   Kısa; ama çok kıymetli bir süreydi iki kıymet bilen varlığın birlikte geçirdiği zaman… Arkasında ise yine o kadim sessizlik, kütüphane bölmelerini dolduran ve…   Kütüphane karanlığı içerisinden bakan, orada asla bulunmamış olan, bulunmaması gereken bakışlar. Kütüphane Koruyucusu elindeki kitabı göğsüne bastırmış, karanlığın içerisinde ilerlerken sessizce izliyordu onun gidişini. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu; ama ne yapması gerektiğini biliyordu. Her zaman yapmak üzere var edildiği şeyi yapmak için oradaydı. “Hihihi…” Derin bir yutkunma ve kütüphane bölmelerinde kısaca, iç gıcıklayıcı şekilde yankılanan sese hızlı bir bastırış. Sonra pıtırdayarak ilerleyen, oraya hiç yakışmayan, kötücül ayakların sesleri…

Remove these ads. Join the Worldbuilders Guild

Comments

Please Login in order to comment!